Translate
Bu Blogda Ara
Uzun yaşamanın sırrı Girit Diyeti
Girit Osmanlı’dan kopunca büyük acılarla Türkiye’ye gelen göçmenler başta Çukurova olmak üzere Akdeniz, Ege ve Marmara kıyılarına serpiştirildi. Mübadillerle birlikte yepyeni bir yemek kültürü de taşındı bu topraklara. Giritliler mutfakları kadar uzun ömürleriyle
Girit'te Türk Eserlerinin Sonu Geldi
“Girit’te Türk izinin silinmeye yüz tuttuğunu dile getiren araştırmacı-yazar Ali Ekrem Erkal, “Birkaç eski yıkık dökük ev, bir yarım minare ve sebil dışında Türklere ait bir şey kalmadı” dedi.
İzmirli 81 yaşında bir Girit Türkü, Kore Savaşı Gazilerinden, tarihi Kemeraltı çarşısının eski
Girit Savaşı
Girit Savaşı
Girid'e gönderilen donanmamız Foça Önlerinde Venedik kuvvetleriyle savaşa tutuştu. Ne çare ki bu savaştan yenik çıkan biz olduk. H. 1057/m. 1649 senesinde İstanbul'da ikamet eden Venedik elçisi Giovanni Soranzo, bu savaşta mağlubiyetimize sebeb olacak haberleri, Venedik Düka'sına ulaştırdığı tesbit edilmiş. Hemen tevkif edilerek Rumelihisar zindanına tıkıldı. Bu işin diğer bir tarafı da
GİRİT-MİKEN RESİM SANATI
GİRİT RESMİ Girit adası çevresinde M.Ö. 3000 sonlarından M.Ö. 2000 yılı sonlarına kadar süren ve genellikle Ege ya da Pre-Helenik (Yunan öncesi) adı verilen büyük ve parlak bir uygarlık gelişmiştir. Girit, savaşların ve istilaların hüküm sürdüğü büyük kara uygarlıklarından uzakta kaldığı için sakin bir barış uygarlığı olarak tanınmıştır. Bu uygarlık, ihtiyacı olan dış
Girit hakkında Kitap tavsiye
Girit Nikah Defteri (1916-1921) ve Girit'teki Aile Adları
Derleyen Ayşe Nükhet Adıyeke Nuri Adıyeke
Selino Katliamı
gazete haberi link
http://query.nytimes.com/gst/abstract.html?res=950DE5DF143DE633A25753C2A9649C94669ED7CF
Türkler’e yönelik katliamlar başladı. Bunların en büyüğü ve kanlısı 1866 yılının 16 Ağustosu’nda Selino Kasabası’nda oldu.
Binlerce Türk katledildi. Ama Batı bu katliamları görmezden geldi.
Bundan cesaret alan ada Rumları 2 Eylül 1866’da “Enosis” ilân ettiler ve Girit’in Yunanistan’a bağlandığını açıkladılar.
Girit Türküsü
Ben türküyü Tolga Çandar'dan dinleyince, çok gecikmiş de olsam, Girit'le alakalı kendi izlenimlerimi yazayım dedim. Bende adanın tarihiyle uğraşmanın vermiş olduğu ağırlık olsa gerek, etrafımı hala 1866-1869 ihtilalinden yeni çıkmış gibi görmekten bir türlü vazgeçemedim! Sanki yeni bir ferman gelecek İstanbul'dan ve nizamiye askerleri caddeleri dolduracak, silahları ve hançerleriyle Giritliler yine Osmanlı askerine kafa tutacaklar gibi!
...veya Selanik Türküsü veya Çalın Davulları
Yok yok merak etmeyin, Tarık Akan'ın arkasını komplo teorisi cinsi bir hikayeyle donattığı ve Atatürk'ün kendi sesinden kayıt diye, Can Dündar'ın kameramanı Murat Özcan'ın sesinden 1998 yılında kaydettiği ve daha sonra da Mustafa filminde kullandığı bir bölümü insanlara dinletmesine ve daha sonra da
Yok yok merak etmeyin, Tarık Akan'ın arkasını komplo teorisi cinsi bir hikayeyle donattığı ve Atatürk'ün kendi sesinden kayıt diye, Can Dündar'ın kameramanı Murat Özcan'ın sesinden 1998 yılında kaydettiği ve daha sonra da Mustafa filminde kullandığı bir bölümü insanlara dinletmesine ve daha sonra da
Girit Bileme Taşı
Marangoz takımlarının yağ ile bilenmesinde kullanılan , Girit Adasından çıkan doğal bir bileme
GİRİT’İN MAHZUN MÜBADİLİ RASİMÂÇİ VE USLU ÇIRAĞI
Rasimâçiler’e…
Eşref Paşa 643 sokaktaki Giritli Kamer Hanım’ın evine kiracıydık. Ben çok uslu bir çocuktum. Ama Kamer Hanım neden bana hep “veled-i zina” derdi, onu bilemiyorum? Bu herhalde kötü bir sözdü. Bana kızan sadece Giritli Kamer Hanım olsaydı neyse. Bir de annemden azar işitirdim üstüne.
Eşref Paşa 643 sokaktaki Giritli Kamer Hanım’ın evine kiracıydık. Ben çok uslu bir çocuktum. Ama Kamer Hanım neden bana hep “veled-i zina” derdi, onu bilemiyorum? Bu herhalde kötü bir sözdü. Bana kızan sadece Giritli Kamer Hanım olsaydı neyse. Bir de annemden azar işitirdim üstüne.
PEYNİRLİ PATLICAN (GİRİT MEZELERİNDEN)
PEYNİRLİ PATLICAN (GİRİT MEZELERİNDEN)
3 orta boy patlıcan
2 yumurta
125 kuru peynir (Manyas peyniri de deniliyor)
1 tatlı kaşığı kuru nane
Girit mezesi olarak da bilinen közlenmiş kırmızı biber dolması
Girit mezesi olarak da bilinen közlenmiş kırmızı biber dolmas
ı tarifi..
İçi ve dışı lezzet dolu güzel bir meze.
Malzemeleri
5 adet tatlı kırmızı biber
1 adet patlıcan
1 adet kabak
3 adet çarliston biber
1 kase yoğurt
1 diş sarımsak
Tuz
Yapılışı
Biberleri yıkayıp ocağın üzerinde ya da fırında közleyin.
Patlıcan, kabak ve biberi küp küp doğrayıp kızartın.
Fazla yağını alması için kızartmaları kağıt havlu üzerine alın.
Közlenen biberlerin şeklini bozmadan kabuklarını soyun.
Kızartmayı kaşıkla biberlerin içine doldurun.
Sarımsağı ezip yoğurtla karıştırın.
Biber dolmarını servis tabağına dizip üzerine yoğurt dökün.
Not
Kırmızı biberi fırında közleyecekseniz alüminyum folyoya sararsanız daha çabuk pişecektir.
Malzemeleri
5 adet tatlı kırmızı biber
1 adet patlıcan
1 adet kabak
3 adet çarliston biber
1 kase yoğurt
1 diş sarımsak
Tuz
Yapılışı
Biberleri yıkayıp ocağın üzerinde ya da fırında közleyin.
Patlıcan, kabak ve biberi küp küp doğrayıp kızartın.
Fazla yağını alması için kızartmaları kağıt havlu üzerine alın.
Közlenen biberlerin şeklini bozmadan kabuklarını soyun.
Kızartmayı kaşıkla biberlerin içine doldurun.
Sarımsağı ezip yoğurtla karıştırın.
Biber dolmarını servis tabağına dizip üzerine yoğurt dökün.
Not
Kırmızı biberi fırında közleyecekseniz alüminyum folyoya sararsanız daha çabuk pişecektir.
Girit' liler Sİde..
Bu haftaki yaşamın içinden karelerimizin konuğu 1880’lerde Side’ye gelip yerleşen Giritliler. Sıcakkanlı tavırları, beyaza çalan buğday tenleri, zeytinyağlı ot yemekleri ve her türlü balık çeşidinin hakim olduğu ünlü mutfaklarının yanında yaşama bağlı, yaşama sevinci ile dolu tavırları tanınan Giritlilerle yaptığım
Baykal, Giritliler gecesine katıldı
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Özerklik vererek, birilerine etnik ya da dini kimliği dolayısıyla bir takım imtiyazlar vererek, birliğin bütünlüğün
Giritliler Özlem Giderdi…
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Giritliler gecesine lokmacı Leyla damga vurdu.
Zehra Denizaslanı tarafından ilk olarak 2 sene önce yapılan ve daha sonrasında
Girit usulü efsanevi 'bahar' dolması
T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı YÜKSEK LİSANS TEZİ GİRİT GÖÇMENLERİ TÜRK HALK KÜLTÜRÜ ÜZERİNE
1977 tarihli bir “Bitirme Tezi” dısında Girit Göçmenleri Halk Bilimi açısından, yemek ve müzik kültürleri dısında herhangi bir arastırmaya konu olmamıstır. Bunun bir nedeni Girit göçmenlerinin halk kültürünü konu alacak bir arastırmanın, birinci kusak
mübadiller hayatta iken yapılmamıs olması olmalıdır. Arastırmamız sırasında bize, pek çok kaynak kisinin de üzüntü ile belirttiği gibi, bu tür bilgi ve pratikleri birinci elden bilen ve uygulayan kisiler maalesef bugün hayatta değildir. Onların mirasçıları olarak
ikinci kusak mübadillerden de bu bilgilerin derlenmesinde geç kalınmıstır.
Kanaatimizce, Girit göçmenlerinin hayat hikayelerinden konularını alan romanların oldukça rağbet görmeye basladığı son yıllarda, onların halk kültürleri üzerine bir çalısmanın yapılmamıs olmasının nedeni, belirttiğimiz sebep dolayısıyla doyurucu bilgilere ulasabilme zorluğudur.
Çesitli tarihlerde Anadolu’ya göç etmis olan Giritli göçmenlerin Halk Bilimi ürünlerinin ele alındığı çalısmamızda, Giritlilerin sonsuz bir Mustafa Kemal sevgisine sahip oldukları gözlemlenmistir. “O çağırdı geldik, biz kaçmadık” sözü, topraklarından koparılmıs bir halkın özlemle karısık duygularını en güzel biçimde ifade etmektedir.
Anadolu’ya göç ettiklerinde hemen hemen hiç Türkçe bilmemelerinden kaynaklanan sıkıntılar yüzünden büyük zorluk çeken ilk mübadiller, kendilerini, alısık olmadıkları bir yasam tarzı içinde bulmuslardı. Adanın anakaraya kıyasla oldukça farklı
kültürel yapısı nedeniyle, ilk mübadiller, Anadolu’da yerlestikleri yerlerde dil bilmemeleri, dini görev anlayıslarının anakara sakinlerinden farklı olması gibi nedenlerden ötürü “Gavur”, “Yarı Gavur” ya da “Gavur Tohumu” gibi kaldırılması zor ithamlarla karsılasmıslardı.
Adanın sevilen yemeklerinden olan Hohlus’e (Salyangoz yemeği) olan sevgileri ve alısık oldukları kendi kültürlerini yasatma istekleri, dilimize “Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak” deyimini sokmus olan Giritli göçmenler, bu tür baskılar karsısında ya içlerne kapanarak küçük ve aynı kültüre sahip kisilerden olusan
kapalı topluluklarda kendilerini rahat hissetmisler ya da diğerlerine, onlardan bile daha iyi Müslüman olduklarını göstermek adına koyu bir taassub içine girmislerdir.
Girit’in önemli sehirlerinden Hanya kentinin isminin Konya kentimiz ile olan yakın fonetiği yüzünden adanın dilimize sokmus olduğu bir diğer deyim ise, “Hanyayı Konyayı Görmek” deyimidir. 1840 yılında, dönemin siyasi olayları göz önünde bulundurularak, adadaki Türk unsura yardımcı olmak gibi hedeflerler açılan Hanya
Mevlevihanesi, diğer Mevlevihaneler gibi Konya’ya bağlı idi. Hem Konya hem de Hanya Mevlevihanelerini görme fırsatı yakalayan Mevlevi dervislerinin, yakaladıkları sansı ifade etmek açısından söylediklerini tahmin ettiğimiz bu deyim, bugün farklı bir
anlama sahiptir.
Günümüzde hala hayatta olan, az sayıdaki ikinci kusak mübadil hala Giritçeyi bilmekte ve konusabilmektedir. Üçüncü kusak Giritlilerde ise bu oran oldukça azalmaktadır. Batı Anadolunun sahil sehirlerine yerlesmis olan Giritlilerden, ada ile bağlantısı olan ve sık sık çesitli sebeplerle adayı ziyarete giden sayısı az değildir.
Çalısmamızda dikkatimizi çeken bir diğer nokta, sorulan sorulara verilen oldukça farklı cevaplardı. Bunun sebebi, gerek Girit’te gerek Anadolu’ya geldikten sonra Giritli göçmenlerin, farklı ekonomik kosullardan kaynaklanan farklı kültürel çevrelerde yasamıs olmalarıdır.
Büyük sehirlerde yasayan Giritli göçmenler, günümüzde eski gelenek ve görenekleri büyük ölçüde unutmuslarken, kırsal kesimde yasayan Giritliler bu gelenek ve görenekleri daha iyi hatırlayabilmektedir.
Günümüzün hızla değisen hayat sartları nedeniyle, eski uygulamaların ve pratiklerin pek çoğu bügün yapılmamaktadır. Girit göçmenleri, eski kültürel miraslarına en çok yemek konusunda sahip çıkmakta ve yemek tariflerinin aynen uygulanması
konusunda oldukça tutucudurlar.
Yakın bir zamana kadar, doğan bebekleri, hastaneden getirdikten sonra eski gelenekler uyarınca bir kere daha tuzlu suyla yıkama adeti gösteren Giritlilere rastlanmıs olsa da, bu kisiler artık, bu tür uygulamaların kendi çocukları tarafından gereksiz ve yararsız bulunduğunu belirtmektedirler.
Göç edilen yerin bir ada olması ve bunun beraberinde getirdiği kapalı ve kısmen homojen bir yapıdan çıkmıs olan göçmenler, yeni karsılastıkları kültürden hem etkilenmisler hem de o kültürü etkilemislerdir. Kuskusuz, girit göçmenlerinin Batı Anadolu halk kültürüne en büyük katkıları yemek kültürü konusunda olmustur.
Bodrum’da Radika otunun adının “Giritli Otu” olması, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” gibi deyimler de bunu doğrular niteliktedir.
Arastırmamız sırasında, dikkatimizi çeken bir diğer gözlem ise, Giritlilerin kendilerini “Avrupalı” olarak tanımlamaları ve böyle görmeleridir. Mübadelenin ilk zamanlarında, Anadolunun yerli halkı için kullandıkları “Yerlides” ifadesi, Girit Rumcasındaki, “des” çoğul eki ile yapılmıs bir kelimedir ve “yerliler” anlamına gelir.
Kendileri için hala kullandıkları, “Kirtikos” Giritli ifadesi de, böyle bir ayrımı kuvvetlendirir niteliktedir. Giyim kusam biçimleri ile Mustafa Kemal Atatürk’ün kıyafet devriminin yayılmasına öncülük ettiklerini belirten Giritlilerde de aynı anlayısın izlerini görmek mümkündür.
Yukarda bahsettiğimiz zorluklara rağmen, biz bu çalısmada, geç kalınmıs olsa da Anadolu Türk kültürünün sekillenmesinde payı olan Giritli göçmenleri kendimize konu seçerek bu alandaki açığı kapatmaya çalıstık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)