Translate

Bu Blogda Ara

Türk gemiciliğini mübadele diriltmiş


Asia Minor:
Türkiye ile Yunanistan arasında 86 yıl önce imzalanan mübadele sözleşmesi, Türk denizciliğinde dönüm noktası oldu. Bulaşıcı hastalıklara, kış koşullarına rağmen 50’ye yakın gemiyle 314 bin 52 kişi Türkiye’ye getirildi


İZMİR - Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak 1923 yılında imzalanan mübadele sözleşmesi, henüz emekleme aşamasında bulunan Türk denizcilik sektörünü, Ege’nin karşı kıyısından yarım milyona yakın bir insan kitlesini getirme zorunluluğu ile karşı karşıya bırakarak, bir diriliş öyküsünü de başlattı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Kemal Arı’nın, tarihsel araştırması, Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi yayınlarından "Türk Ticaret-i Bahriyesi ve Mübadele Gemileri" adıyla kitaplaştırıldı.
Doç. Dr. Kemal Arı, Osmanlı Devleti’nin sanayi devrimini gerçekleştirememesi nedeniyle deniz ticaret filosunu oluşturamadığını ifade ederek, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bu alanda küçük adımlar atmaya başladığı sırada mübadele sorunuyla karşılaştığını ifade etti.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılaştığı bu büyük olayı, "Türk denizciliğinin diriliş öyküsü" olarak nitelendiren Doç. Dr. Kemal Arı, şunları kaydetti: "O zamana dek ulusal bir benlik ve yapıya kavuşamamış olan ve henüz emekleme devresinde bulunan Türk denizcilik sektörü, sınırlı olanaklarıyla bir muazzam kütleyi, özgür iradesiyle ve gönüllü olarak Türkiye’ye taşımak zorunda kaldı. Türkiye o dönemde kabotaj hakkını kullanabilecek gemi sayısına bile sahip değildi. Buna karşın Türk denizcileri ortaya atılarak, ülke sermayesinin dışarı gitmemesi için gönüllü olarak bu yükün altına girdi. Onca yetersizliğe karşın, sayıları yarım milyona çıkan perişan insan kitlesini Türkiye’ye taşımak, Türk denizciliğinin tarihteki en büyük başarısıdır."

-DOÇ. DR. ARI’NIN ÇALIŞMASINDAN-

Doç. Dr. Kemal Arı’nın eserinde derlediği bilgilere göre, 1. Dünya Savaşı başlarında 130 bin tona ulaşan Türk deniz ticaret filosu, savaş yıllarında önemli kayıplara uğrayarak, Cumhuriyet Türkiyesi’ne 35 bin tonluk filo aktarabildi.
Bu sırada Türkiye, tarihte çok ender yaşanabilecek bir durumla karşılaştı. 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da imzalanan Türk-Rum Nüfus Mübadelesi ile Batı Trakya dışındaki Yunanistanlı Müslümanlar ve İstanbul dışındaki Türkiyeli Ortodoksların zorunlu değişimi öngörüldü.
Demiryollarından yararlanma olanağı bulunmayan ülkede, göçmenlerin deniz yoluyla getirilmesi, pratik ve ucuz olacağı için tek yol olarak görüldü. Bunun için İmar ve İskan Vekaleti tarafından açılan taşıma ihalesine, İtalyan, Yunan, Ermeni ve Türk vapur birlikleri katıldı.
Yabancı işletmelere bağlı gemilerle göçmen getirilmesi halinde çok sınırlı olan sermayenin başka ülkelere gideceği endişesiyle devreye giren Türk Vapurcular Birliğinin, Lloyd Triestino kumpanyasının ihaleyi kazandığının duyurulmasına rağmen İstanbul Sanayi ve Ticaret Odası ile hükümet nezdindeki girişimleri olumlu sonuç verdi.
Hükümete bağlı Seyri Sefain İdaresi ile Türk gemi kumpanyalarının güçlerini birleştirerek, yükün altına girme isteği, hükümetten onay aldı. Böylece ilk başta 12 vapur olarak belirlenen filo, Bakanlar Kurulu kararıyla göçmen taşımayı üstlendi. Gemi sayısı sonraki görüşmelerde değişti, yenileri eklenerek, filo büyütüldü. Böylece ilk aşamada adları üzerinde uzlaşılan gemilerin yedeklerle birlikte tonajı, 27 bin 100’ü buldu. Sonra filo, 50 gemiye ulaştı.

-MUHACİRLERİ TAŞIYAN GEMİLER-

Göçmen taşımada kullanılan gemilerin en büyüğünü 5062 gros tonluk "Akdeniz", en ünlüsünü ise Atatürk’ün de birkaç kez bindiği, Orhan Veli’nin, Bedri Rahmi’nin eserlerinde geçen "Gülcemal" oluşturdu. Cumhuriyet, Dumlupınar, Sadıkzade, Giresun, Sakarya, diğer önemli gemiler arasında sayıldı. Çoğunluğu 50 yaşın üzerinde gemilerden "Ümit", yaşlı olduğu için şanssızlığın da etkisiyle karaya oturdu.
Büyük ölçüde açıkta kalmış, başta Selanik olmak üzere Yunanistan’ın büyük kentlerine yığılmış, kara kış koşullarında aç bekleyen Türklerin durumunun önceliği, mübadele gemilerinin 1923 Kasım ayı olarak belirlenen hareketini, 1 ay erkene aldı.
Gemiler, bütün gerekli önlemler alındıktan sonra, 1 doktor, 2 sağlık görevlisi eşliğinde Ekim ayı ortasında denize açıldı. Türk kıyılarını, Yunan iskelelerine bağlayan Ege, göçmen taşıyan gemilerin aralıksız gidiş gelişine tanıklık etti.
Çiçek, veba, dizanteri aşıları uygulanan göçmenlerden hastalar ve çocuklar, kamaralara yerleştirilmeye çalışıldı. Yolcuların çoğunluğu güvertelerde, koridorlarda, ambarlarda taşındı, hayvanlarının yanında yolculuk yapmak zorunda kalanlar oldu.
Göçmen taşımada en korkulan, bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği dönemde, veba salgını riski oldu. Bir ara Yunanistan’da vebaya rastlanınca Selanik’ten kısa bir süre göçmen getirme işine ara verildi. Mübadele Bakanlığı göçmen taşıyan gemiler için 40 günde bir fare itlafını zorunlu kıldı.

-314 BİN 52 MUHACİR GEMİLERLE TÜRKİYE’YE GETİRİLDİ-

Girit, Kavala, Drama ve Selanik’ten 1924 Temmuz ortalarına kadar 314 bin 52 muhacir, taşınabilir malları ve hayvanlarıyla birlikte gemilerle Türkiye’ye getirildi. Mübadele kapsamındaki Yunanistan Türklerinden 300 kadar sabıkalı da bir vapurla taşındığı İstanbul’da, emniyette parmak izleri alındıktan sonra izinsiz ayrılmamak üzere serbest bırakıldı.
Türkiye’ye muhacir getiren gemiler için indirme iskeleleri, İzmir, İstanbul-Tuzla, Ayvalık, Mudanya, Samsun, Trabzon, Antalya ve Mersin oldu, her iskelenin yanında karantina oluşturuldu.
İmar ve İskan bakanlarından Refet Bey’in (Canıtez) verdiği bilgiye göre, yükleme ve boşaltma iskeleleri arasında 269 kişi öldü. 9 kişi, vapurdan indirilip misafirhaneye götürülüşünde, 870 kişi de misafirhanelerde hayatını kaybetti.
Mübadillerin taşınmasında, Seyri Sefain İdaresi’ne gemi alımıyla birlikte 620 bin 800 lira harcandı. (aa)

Radikal